monte cristo kontu
04.03.2022

Monte Cristo Kontu - Alexandre Dumas

künye

monte cristo kontu thumbnail
Adı
Monte Cristo Kontu
Yazar
Alexandre Dumas
Türü
Roman
Anlatım Tarzı
Gerçekçi
Anlatım Yönü
Olay betimlemeleri
Orijinal Dil
Fransızca
Orijinal Adı
Le Comte de Monte-Cristo
İlk Basım Yılı
1844
Çevirmen
İsmail YERGUZ
Sayfa Sayısı
1435
Kitle Yaş Aralığı
25+
Ort. Okunma Süresi
41 saat
Doğruluk
Yalınlık
Duruluk
Sadelik
Akıcılık
Açıklık
Yoğunluk
Özlülük
Özgünlük
Doğallık
Kalıcılık
Etkileyicilik
Genel Ortalama

Alexandre Dumas 24 Temmuz 1802 yılında Fransa’da doğmuştur. Babasını çok küçük yaşlarda kaybedince Paris’e gitmiştir. Avukat olmayı çok istemişse de Fransa Kralı Orleans Dükü olan Louis-Phlippe’in hizmetine girmiştir. Alexandre Dumas’ın isminin “baba” kelimesi ile birlikte anılmasının nedeni oğlu ile aynı ismi taşıması ve oğlunun da bir yazar olmasıdır. Hayatı boyunca yaşadığı maddi zorluklar nedeni ile eğitimini tamamlayamayan Dumas kendi çabalarıyla İspanyolcayı öğrenmiştir. Dedesi Fransız bir asil, büyükannesi zenci bir köledir. Alexandre Dumas noter katipliği, Dük sekreterliği gibi çeşitli işlerde çalışmıştır. Tiyatroya yönelmiş ve oyun yazmaya başlamıştır. İlk oyunu “Av ve Aşk” olmuş, bir arkadaşının yardımı ile tiyatroda sahnelenmiştir. Sırası ile bu oyunun diğer oyunları takip etmiştir. Kendisine popülerliği getiren ise “Monte Cristo Kontu” ve “Üç Silahşörler” isimli eserleri olmuştur. Babası bir general olan Alexandre Dumas babasından duyduğu devrim hikayelerinden esinlenerek tarihi romanlar yazmıştır.

Yazarlıktan iyi bir gelir elde etmesine rağmen, lüks yaşam tarzı ve kadınlara olan düşkünlüğü son yıllarını yoksulluk içinde geçirmesine neden olmuştur. Rusya’da yaşadığı yıllarda Rusya ile ilgili bir gezi kitabı yazmıştır. Daha sonra İtalya’ya geçmiş ve İtalya’nın ünlü İndipendente isimli gazetesini çıkarmıştır. Fransa’nın yetiştirdiği en önemli yazarlardan olan Alexandre Dumas, Victor Hugo ve Emile Zola gibi büyük yazarların yanına taşınan küllerinden sonra hak ettiği değeri görmeye başlamıştır. Baba Alexandre Dumas ölümünden sonra geride 300’e yakın eser bırakmıştır. Üç Silahşörler eserinde kullandığı “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz İçin” sözü tüm dünya ile birlikte ülkemizde de hala kullanılmaktadır.

Kitabın Konusu

Alexandre Dumas (père) (1802-1870): On dokuzuncu yüzyılda Avrupa’yı saran siyasal ve sosyal çalkantıları yaşamasına rağmen daha çok on altıncı ve on yedinci yüzyılın tarihi olaylarını konu alan üç yüzden fazla roman yazdı. Yaşadığı dönemin sevilen ve en çok okunan romantik yazarlarından biridir. Monte Cristo Kontu ilk kez 1844 yılında Journal des Débats’da tefrika edilmiş; Batılı kültür dünyasına tüketilmesi imkânsız bir arketip armağan etmiştir. Sinemaya, tiyatroya, televizyona ve hatta bilgisayar oyunlarına uyarlanmış, hakkında besteler yapılmış bu eser, Fransa’nın, Kral ve taraftarlarının Napoléon’un dönmesinden endişelendiği Restorasyon Dönemi’nde geçer.

İftiraya uğrayan Denizci Edmond Dantès, bu şüphe girdabında sevgilisi Mercedes’i, babasını, özgürlüğünü bir anda kaybeder. Acı, korkunç tecrübelerle dolu bu dönemden kaderin cilvesi ve azimle çıkmayı başarır. Artık güçlü, bilgili ve zengin biridir ve aklında tek bir şey vardır: Tanrı’nın adaletinin gereğini yapmak. Doğu’dan gelmiş gizemli bir kont kılığında bir intikam meleği gibi Paris sosyetesinin üzerinde dolaşır ama intikamı yalnızca düşmanlarının değil masumların hayatını da değiştirecektir.

Kitap Eleştirisi

Monte Cristo Kontu klasikler içerisinde okuduğum en uzun kitaplardan biri. Daha önce Savaş ve Barış'ı okumuştum ve bitirmesi iki haftamı almıştı. Bu kitap da 19. yy klâsik edebiyatın, yani edebiyatın altın çağının en iyi eserlerinden biri. Kitapta haksız bir suçlama sonucu If Kalesinde hapis tutulan genç bir adamın, hapishanenin bulunduğu adada olgunlaşmasını, kaçtıktan sonra kendisine komplo kuranlara karşı intikam almasını anlatıyor. Kitap özellikle ilk bölümlerde oldukça sürükleyici. Fakat kitabın ortalarına doğru çok fazla yan konunun anlatılması sebebiyle bu sürükleyicilik bir nebze de olsa azalıyor. Buna rağmen kitap okunurluğunu sonuna kadar devam ettiriyor.

Kitapta dikkat çekici noktalardan biri çok fazla Türk halısından söz edilmesi. Sanırım o dönemde Türk halıları da altın dönemindeydi. Kitabın diline gelecek olursak... Sade ve yalın bir dille yazılmış. Sayfa sayısı çok olmasına rağmen birçok sayfada kısa konuşmalar var ve kitap akıcı bir şekilde okunabiliyor. Süslü ve derin anlatımlardan uzak durulmuş. Kişi betimlemelerine mümkün olduğunca az yer verilmiş. Kitabın neredeyse tamamı olay betimleri ile yazılmış.

Eğer bu eseri okumak isterseniz Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları baskısı yerine Alfa Yayınları baskısını tavsiye ederim. Bunun tek nedeni çevirmenler. İş Bankası'nın çevirmeni Volkan YALÇINTOKLU iken Alfa Yayınlarının çevirmeni İsmail YERGUZ. Volkan YALÇINTOKLU hakkında çok fazla olumsuz yorum yazılmış. Özellikle ünlü kitap eleştirmeni İpek DADAKÇI da bu konuya bir videosunda değinmişti. İsmail YERGUZ ise en iyi Fransızca çevirmenlerden biri. Buna rağmen Alfa Yayınlarına ait kitapta birçok imlâ hatasının da olduğunu üzülerek belirtirim. Yine de okunurluğu çok fazla etkilemiyor.

Kitabın 2002 yapımı filmi de bulunmakta. The Count of Monte Cristo adıyla yayınlanan filmin imdb link'ini buraya bırakıyorum. Dileyenler Stremio gibi uygulamalardan filmi izleyebilirler.

Kitabı İsmail YERGUZ'un eşsiz çevirisi ile okuyabilirsiniz.

Şimdiden keyifli okumalar!

Monte Cristo Kontu Romanının Karakterleri

XVIII. Louis (s97) Fransa kralı
Albert (s297) Fernand'ın oğlu
Albert de Morcerf (s338) Paris yüksek sosyetesinden genç
Ali (s354) Edmond Dantès'in Sudanlı hizmetçisi
Andrea Cavalcanti (s694) İtalyan binbaşı
Antoine (s134) If Kalesi gardiyanı
Baptistin (s592) Edmond Dantès'in hizmetçisi
Barones Danglars (s600) Danglars'ın eşi
Beauchamp (bkz. Mösyö Beauchamp)
Bertrand (s9) Büyük Mareşal
Bertuccio (bkz. Mösyö Bertuccio)
Blacas (s98) Kral XVIII. Louis'in hizmetkârı
Boville (bkz. Mösyö de Boville)
Brézé (bkz. Mösyö de Brézé)
Busoni (s857) İtalyan rahip
Caderousse (s18) Dantès'in komşusu hancı
Carconte (bkz. Madeleine Radelle)
Carlini (s383) Rita'nın aşık olduğu çete üyesi
Cavalcanti (bkz. Andrea Cavalcanti)
Château-Renaud (bkz. Renaud)
Coclès (s308) Morrel Firması veznedarı
Cornélie (s806) Madam Hermine Danglars'ın oda hizmetçisi
Cucumetto (s383) İtalyan çete reisi
d'Avrigny' (s903) Doktor
d'Epinay (bkz. Franz d'Epinay)
Dandré (s99) Emniyet müdürü
Danglars (s7) Dantès'in muhasebecisi
Dantès (s6) Romanın başkahramanı 20 yaşındaki genç. Danglars, Fernand ve Villefort'tan intikam almak istiyor.
Debray (s499) Fransa İçişleri Bakanının sekreteri
Denizci Sinbad (s351) Edmond Dantès'in sahte adı
Diavolaccio (s386) Cucumetto çete üyesi
Edmond Dantès (bkz. Dantès)
Edouard (s1330) Mösyö de Villefort'un çocuğu
Emmanuel Herbault (bkz. Julie Herbault)
Emmanuel Raymond (s308) Morrel Firması memuru. Mösyö Morrel'in kızına âşık
Faria (s139) If Kalesi mahkumu rahip. Dantès'in hapisteki en yakın arkadaşı
Fernand (s23) Mercédès ile evlenmek isteyen genç. Mercédès'in kuzeni
Franz d'Epinay (s338) Paris yüksek sosyetesinden genç
Gaetano (s341) Franz'ın patronu
Gaspard Caderousse (bkz. Caderousse)
Gaumard (s316) Kaptan
Gérard de Villefort (bkz. Mösyö de Villefort)
Germain (s115) Mösyö de Villefort'un hizmetçisi
Giacomo Busoni (bkz. Busoni)
Giovanni Bertuccio (bkz. Mösyö Bertuccio)
Girondin Noirtier (s102) Senatör. Mösyö de Villefort'un babası
Haydée (s961) Tepedelenli Ali Paşa'nın kızı
Héloise (s609) Mösyö de Villefort'un eşi
Herbault (bkz. Julie Herbault)
Hermine Danglars (s814) Danglars'ın eşi
Jacopo (s236) Dantès'i boğulmaktan kurtaran Korsikalı denizci
Julie Herbault (s314) Morrel'in kızı
Kont de Salvieux (s59) Markiz de Saint-Méran'in eski dostu ve Kont d-Artois'in mabeyincisi
Kontes G... (s414) Venedikli sarışın kontes
Leclère (s6) Marsilya'ya gelen geminin ölen kaptanı
Lucien Debray (bkz. Debray)
Luigi Vampa (s374) Roma'daki ünlü haydut
Madeleine Radelle (s274) Caderousse'nun karısı
Markiz de Saint-Méran (s55) Saint-Louis nişanı sahibi ihtiyar adam. Renée'nin babası
Maximilien Morrel (s325) Morrel'in yirmi iki yaşındaki oğlu
Mercédès (s11) Dantès'in nişanlısı
Morcerf (bkz. Albert de Morcerf)
Morrel (s6) Marsilya'ya gelen gemiyi sandalı ile karşılayan armatör
Mösyö Beauchamp (s498) Albert de Morcerf'in arkadaşı
Mösyö Bertuccio (s429) Edmond Dantès'in kâhyası
Mösyö de Boville (s301) Cezaevleri müfettişi
Mösyö de Brézé (s103) Kral XVIII. Louis'in hizmetkârı
Mösyö de Saint-Méran (bkz. Markiz de Saint-Méran)
Mösyö de Villefort (s56) Savcı
Nargonne (s293) Servieux'un kızı
Noirtier (bkz. Girondin Noirtier)
Pastrini (s368) Roma'daki Hotel de Londres'in sahibi
Penelon (s315) Denizci
Peppino (s408) İtalyan suçlu
Policar Morrel (s9) Morrel'in yüzbaşı olan amcası
Renaud (s500) Albert de Morcerf'in arkadaşı
Renée (s57) Mösyö de Villefort'un eşi
Rita (s384) Cucumetto çetesinin kaçırdığı genç kız
Rocca Priori (bkz. Peppino)
Salvieux (bkz. Kont de Salvieux)
Servieux (s293) Kralın mabeyincisi ve gözdesi
Sinbad (s366) Edmond Dantès'in sahte adı
Spada (s199) Kardinal
Teresa (s380) Luigi Vampa'nın çocukluk arkadaşı kız
Valentine (s887) Madam de Villefort'un kızı
Vampa (bkz. Luigi Vampa)
Villefort (bkz. Mösyö de Villefort)
Zaccone (s851) Edmond Dantès'in sahte adı

Yazınsal Sözcükler ve Deyimler

Antrakt: Ara
"Bu kez Madam Danglars'ın bir işareti ile Albert'e sonraki antraktta baronesin kendisini beklediğini açıkça belirtti."

Armatör: Ticaret gemisi sahibi
"Armatör söyleneni ikinci kez tekrarlamadı."

Brokar: Sırma veya gümüş işlemeli bir ipekli kumaş türü
"Bu daire bütünüyle doğu tarzında döşenmişti; yani zemin kalın Türk halılarıyla kaplanmıştı, brokar kumaşlar duvardan aşağı sarkıyordu."

Cıvadra: Geminin baş tarafından havaya doğru biraz kalkık olarak uzatılmış bulunan direk
"Gerçekten bütün koşullarıyla mükemmel yönetilen bir gemi gibi ilerliyordu; demir sarkıtılmış, cıvadra halatları kancalarından çıkarılmıştı."

Çavlan: Şelale
"Kadınlar localardan sarkmış; avizelerin altında parlayan elmas çavlanını seyrediyorlardı."

Çivit: Eskiden çivit otundan, bugün yapay yollarla elde edilen, mavi renkli, sarılığını gidermek için çamaşırın son suyuna karıştırılan toz boya
"'Gemi kırmızı böceği ve çivit yüklü olarak Hindistan'tan gelecek.'"

Damasko: Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan, keten ve ipek karışımı bir kumaş türü
"'Ortadaki pencereye ise kırmızı haçlı beyaz damasko kumaş gerilecek.'"

Değirmi: Yuvarlak
"Geride değirmi, açık bir yer kalmıştı."

Flok: Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken
"Bir anda, sekiz on kişiden bazıları iskotalara, bazıları prasyalara, yelken halatlarına, bazıları flok halatlarına, bazıları da istinga iplerine koştu."

İskota: Yelkenleri açmak ve tutmak için alt köşelerine bağlanan halat, zincir ve palangadan oluşan donanım
"Bir anda, sekiz on kişiden bazıları iskotalara, bazıları prasyalara, yelken halatlarına, bazıları flok halatlarına, bazıları da istinga iplerine koştu."

İstinga: Yelkenleri toplamak için kullanılan halat
"Bir anda, sekiz on kişiden bazıları iskotalara, bazıları prasyalara, yelken halatlarına, bazıları flok halatlarına, bazıları da istinga iplerine koştu."

Jakoben: Fransa'da Aziz Dominicus tarikatına bağlı rahip ve rahibeler
"'Fransız ihtilalinin en ateşli jakobenlerinden biri, yani en sağlam örgütün hizmetine girmiş en parlak ve en cesur simalardan biri...'"

Kabzımal: Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, komisyoncu
"Koridorlarda koşuşturan işleri başlarından aşkın memurlar yerine; kabzımalların bağırış çağırışları ve kahkahalarıyla çınlayan, balyalarla dolu avlunun yerine; ilk görüşte ne olduğunu anlayamadığı bir hüzün ve ölüm havası bulurdu."

Katalepsi: İradenin yitimi, dış etkilere karşı duygunluğun ortadan kalkması ve hareket organlarına verilen herhangi bir durumun olduğu gibi sürüp gitmesiyle beliren sendrom
"'İşte nöbet geliyor, şimdi katalepsi durumu gelecek; hiç hareket edemeyeceğim belki.'"

Kertik: Kertilmiş yer, gedik, çentik
"Deniz kıyısını izleyerek ve en küçük şeyleri bile dikkatle inceleyerek bazı kayaların üzerinde insan elinin yaptığı kertikler gördüğünü sandı."

Küpeşte: Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm, korkuluk, parapet
"Bu adamın geldiğini gören genç denizci, dümencinin yanından ayrılıp elinde şapkasıyla yürüyerek küpeşteye gitti ve yaslandı."

Liken: Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
"Bunun birlikte bu işaretler ara sıra çiçeklerle yüklü demetler halinde açmış mersinlerin ya da asalak likenlerin altında kayboluyordu."

Mabeyinci: Osmanlı Devleti'nde padişahların dışarıyla olan ilişkilerine bakan, buyruklarını ilgililere bildiren, bazı kişilerin dileklerini kendisine ileten görevli
"'Evet,' dedi, Mösyö de Saint-Méran'ın eski dostu ve Kont d-Artois'nın mabeyincisi Kont de Salvieux."

Palikarya: Rum kabadayısı
"Üç dört palikarya aşağıdan yukarı atılan mermilerle bedenleri delik deşik olarak yere serildiler."

Pejmürde: Eski püskü, yırtık, dağınık, perişan
"Pejmürde kılıklı ve asık suratlı, sıradan bir gardiyan."

Punç: Çay, şeker, tarçın, limon karışımına rom veya kanyak gibi damıtılmış alkollü bir içki katılarak yapılan ve buharlaşan alkolü yakıldıktan sonra içilen bir içki türü
"Uzun fitilli lambanın ışığında Hoffmann'ın punçla ıslanmış müsveddelerine siyah ve fantastik bir toz gibi serpiştirdiği hayaletleri seyrediyordu."

Pupa: Geminin arkası, kıç
"Genç denizci tekneye atladı, pupaya oturdu ve Cannebière'e yanaşılmasını emretti."

Robdöşambır: Erkeklerin evin içinde kıyafetlerinin üzerine giydikleri üstlük
"Franz otele döndüğünde Albert'in sırtında robdöşambr, ayağında pantolon vardı."

Şalupa: Küçük bir gemi gibi kullanılabilen büyük sanda
"'Şalupa anında denize indirildi ve sekizimiz birden dolduk içine.'"

Tonoz: Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü
"Albert zayıf bir alevi andıran bu rehberlerle birlikte Vesta rahibelerine ayrılmış bölüme merdivenlerden yavaş yavaş inerken, Franz arkadaşını izlemek üzere oturduğu yere gelmek için çıktığı merdivenin karşısındaki merdivenden kopan bir taşın anıtın derinliklerinde yuvarlandığını duyar gibi oldu."

Yeke: Kayıkta dümeni kullanmak için dümenin baş tarafına takılan kol
"Edmond, başka bir şimşeğin ışığında direklere ve direkleri tutan halatlara sarılmış dört adam gördü; bir beşincisi de kırık dümenin yekesini tutuyordu."

comments powered by Disqus