mai ve siyah
20.11.2017

Mai ve Siyah – Halid Ziya Uşaklıgil

künye

mai ve siyah thumbnail
Adı
Mai ve Siyah
Yazar
Halid Ziya Uşaklıgil
Türü
Roman
Anlatım Tarzı
Gerçekçi
Anlatım Yönü
Olay betimlemeleri
İlk Basım Yılı
1897
Sayfa Sayısı
332
Kitle Yaş Aralığı
20+
Ort. Okunma Süresi
5 saat
Doğruluk
Yalınlık
Duruluk
Sadelik
Akıcılık
Açıklık
Yoğunluk
Özlülük
Özgünlük
Doğallık
Kalıcılık
Etkileyicilik
Genel Ortalama

Halid Ziya Uşaklıgil 1866 yılında İstanbul’da doğmuştur. Altmış yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok eser kaleme almış, modern Türk edebiyatına romanları ve hikâyeleriyle damgasını vurmuş bir yazardır. Türk romanının büyük ustası olarak kabul edilir.

Edebiyata Fransızcadan ve İngilizceden bazı küçük hikâyeler çevirmekle girmişti. Çeşitli konularda yazı ve makalelerin ardından nesir niteliğinde şiirler yazmış, bu ürünlerine “mensur şiirler” adını vermişti. Bu hazırlıklardan sonra ilk roman denemelerini yaptı.

1886-1908 yılları arasında sekiz roman kaleme alan yazar, bu türdeki ilk eserlerini Fransız realistleri ve natüralistlerinden etkilenerek yazdı. Acemilik dönemi ürünü olan ilk romanlarından sonra Ferdi ve Şürekâsı ile olgunluk dönemine girdi ve ardından Servet-i Fünun’un edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ı kaleme aldı. Romanlarında olaya dayanan anlatım yerine kahramanların iç dünyasını sanatkârane üslûpla tahlile dayanan yeni bir anlayış benimsenmiştir. Eserlerinde toplumsal mesaj verme endişesi taşımaz. Romanı, insanın iç dünyasına ait bir tür olarak görmüştür.

Hikâye türünün de Türk edebiyatındaki ilk gerçek temsilcisi olarak kabul edilir. Hikâyeleri, romanlarına oranla daha doğal ve yerlidir.

Roman ve hikâyeleri dışındaki en önemli eserleri anılarıdır. Türk edebiyatında anı türünde en çok eser vermiş yazarlardandır. 1945 yılında 79 yaşında doğduğu şehir İstanbul’da vefat etmiştir.

Kitabın Konusu

Mai ve Siyah 4 Haziran 1896 ve 8 Nisan 1897 tarihleri arasında Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmıştır. Kitap olarak ilk defa 1898 yılında Arap harfleri ile basılmıştır. 1938 ise latin harfleri ile yeniden basılmış, basımdan önce kitap yazar tarafından sadeleştirilmiştir. Bu sadeleştirilme sırasında kitabın üslubu korunmuş ve bazı önemli hatalar giderilmiştir.

Kitap, Ahmed Cemil adlı 22 yaşındaki genç bir yazarın dergide çalışmaya başlamasıyla birlikte iş arkadaşları ile yaşadığı konuları ele almaktadır. Koşuşturmaları iş yaşamında yakın bir arkadaşının kardeşine aşık olacak ve onu elde etmek için türlü türlü işlere girişecektir.

Roman Türk edebiyatında realizm türünde başı çekmektedir. Dönemin sosyakültürel sorunlarının yoğun olarak anlatıldığı bu kitap aynı zamanda Türk edebiyatının ilk romanlarından biridir.

Kitap Eleştirisi

Türk edebiyatının gerçekçi roman türündeki ilk eserlerinden biri olarak kabul edilen bu kitap dönemin sorunların ve yaşam tarzını anlatmasıyla da bir bakıma sosyolojik bir eser olarak kabul edilebilir. Sadeleştirilmiş baskısı ile her yaş grubu tarafından okunabilir hâle getirilmiş bu eserin edebiyat tarihimizdeki yerinin önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Çünkü okur yazar oranının yüzde onlarda olduğu ve daha da kötüsü çöküş döneminde olan bir ülkede böylesine güzide bir eserin yazılabilmiş olması edebiyat tarihimiz için büyük bir şans.

Kitaba gelecek olursak… Roman oldukça sade ve yalın bir dille kale alınmış, okuyucuda bir çırpıda okunacak bir kitap izlenimi verilmiş. Cümleler çok uzun değil ve süslü anlatım tarzından kaçınılmış. Verilmek istenen mesaj ise özlü bir şekilde dile getirilmiş.

Basit bir roman Mai ve Siyah. Okuyucuyu sıkmadan dönemin yaşam tarzı en sade şekilde anlatılmış. Türk edebiyatına merak salmış ve Türk edebiyatını tanımak isteyen her bireyin mutlaka okuması gereken başucu eserlerden biri.

Kitabı Ahmed İhsan’ın sunuşuyla keyifle okuyabilirsiniz.

Şimdiden iyi okumalar!

Roman Kahramanları

Ahmed Cemil: (s18) 22 yaşında genç yazar
Ahmed Şevki: (s19) İdare memuru
Ali Şekib: (s17) Başyazar
Bilal: (s43) Hizmetkâr
Faiz Efendi: (s75) Kitapçı
Hüseyin Baha: (s17) İmtiyaz sahibi
Hüseyin Nazmi: (s19) İmtiyaz sahibi
İkbal: (s40) Ahmet Cemil’in sevdiği kız
Lamia: (s60) Hüseyin Nazmi’nin küçük kız kardeşi
Nedim: (s91) Raci’nin çocuğu
Raci: (s18) İki şairden biri
Sabiha Hanım: (s74) Ahmet Cemil’in annesi
Saib: (s19) Kısa boylu çocuk
Said: (s18) İki şairden biri
Seher: (s45) Ahmet Cemil’in kız kardeşi
Tevfik Efendi: (s80) Matbaa müdürü
Vehbi Bey: (s187) Ahmed Cemil’in kayınbiraderi

Yazınsal Sözcükler ve Deyimler

Enfiye: Kurutulmuş tütünden yapılan ve burna çekilen keyif verici, aksırtıcı toz, burun otu
"Kendisinin bir altın enfiye kutusu, bir güzel saati ile bir ağır altın kösteği vardı."

Kof: Kuruyarak veya çürüyerek içi boşalmış olan
"Dört yüz sene emekle dilin üzerine yığılan bu kof şeyler işte sonunda zamanla yavaş yavaş sıyrılıp savruldu…"

Mahut: Bilinen, adı geçen, sözü geçen
"O mahut eser dediği, senelerden beri yazmak istediği, beyninin içinde bir çocuk gibi yaşatıp büyüttüğü, her dakika işleyip süslediği eserdi ki bunda çocukluktan beri okuduklarından aşılanmış şiir zevkini uygulamak isterdi."

Mevhum: Gerçekte olmayıp var sanılan, var diye düşünülen, kuruntuya dayanan
"Kalbinde yer tutmuş böyle binlerce yüzler vardı; Köprü’den vapura binerken gördüğü ya da Şişli’de bir Kağıthane dönüşünde rastladığı ya da Tepebaşı’nda, Taksim’de, Köprü’de hemen her yerde bir dakika için sevdiği binlerce yüzler vardı ki bunlar kendisi için saadet hülyası olan o genç kızın mevhum şekli etrafında uçuşan birtakım periler, kanatlı şiirlerdi."

Mütebessim: Gülümseyen, güleç
"Bir aralık gözüm ilişti, önündeki notaya değil biraz aşağı bakıyordu, dikkat ettim, süzgün gözlerle biraz mütebessim, şefe ve halka göstermekten korkarak gizlice bir mektup okuyordu."

Mütereddit: Tereddüt eden, çekingen, kararsız, ikircimli
"Lamia önce piyanosunun başına müteredddit oturdu; yapamamak korkusundan kaynaklanan bir heyecan kalbini sıkıyor, gözlerini bulandırıyordu."

Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri
"Uzaktan olayı izleyen kısa, kuru çocuk –Saib- yanlarına yaklaştı, yere düşen elma kabuğunu bir ucundan tutarak gösterdi, nükteyi açıkladı: Söylediğine göre meyvelerin kabukları öyle bütünüyle soyulursa şeytan çatlarmış!"

Pejmürde: Eski püskü, yırtık
"Bütün o gündoğumu tasvirleri, verem kızlar ağzından söylenme şiirler, pejmürde çiçeklere seslenişler, çocuğunun mezarında ağlayan anneler, Fuzuli'ye, Baki’ye, Nedim’e nazirelerle birlikte yakıldı; tahmisler, tesdisler parçalandı; her şeyden önce okumak, duygularını eğitmek gerekeceğini anladılar."

comments powered by Disqus